Sayfalar

22 Haziran 2020 Pazartesi

YALANCI AŞKLAR SOKAĞI

Kitap Sayfası: 360

Yazar: Betül GÜÇLÜ


Alıntı:

“Aşk; diğer tüm bedensel olaylar gibi, tamamen biyokimyasal bir süreçten ibarettir ve soyut olan bir anlam taşımaz.”  

Herkese merhaba arkadaşlar. Uzun bir aradan sonra yeniden sizlerleyim. Nasılsınız? Hayat nasıl geçiyor? Dışarıda mısınız yoksa benim gibi evde takılanlardan mı? Havalarda çok sıcak, dışarıya çıkmak da tam bir işkencedir. Sizlerle bayadır yazı paylaşamıyordum, evet. Neden mi? Tabi ki son okuduğum kitap yüzünden. O kadar sıkıcıydı ki bir ayda bitirebildim. O kitabın adı “Hekate’nin Kızları”ydı. Herkes Instagram ortamında çok beğendiğini dile getirmiş. Durum böyle olunca sorun bende mi diye düşünmedim değil. Kısacası bu kitapla imtihanım bitince yeni kitaba başlayabildim. Sizlere bugün anlatacağım kitabın adı “Yalancı Aşklar Sokağı”. Toplam üç gün içerisinde bitiriverdim. Bu kadar hızlı olmamın sebebi hem kitap güzeldi hemde artık sizlerle yazı paylaşma zamanımın gelmiş olmasıydı. Şimdi kitabı yorumlamaya geçelim. 

İlk olarak kitabın konusuna hafif değinmekle başlayacağım: Kitabımızın baş kahramanı olan Mısra Sezgin, iki kardeşi ve babaannesiyle hayata tutunmaya çalışan genç bir kızdır. Erkek kardeşinin yaptığı araba kazasıyla kendisini evlilik oyununun içinde bulur. Tabiki kitabın olmazsa olmazı bu oyunun içinde yakışıklı kahramanımız Kerem’de olacaktır. Ufak bir oyunla başlayan bu kitap bir aile geçindirmenin zorluklarını gözler önüne sererek, aşk maceralarına doğru yol almaktadır. Aslına kitaba genel olarak baktığımızda klasik bir Betül Güçlü temasıyla karşılıyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın Betül Güçlü’nün kitaplarını çok severim. Aile ve aşkı harmanlayıp, mutlu sonlarla bitirdiği kitap temalarını kendisine çok yakıştırıyorum. Özellikle her kitabında olduğu gibi bu kitabında da kötü olaylara yer vermeyip, her şeyi hızlı bir biçimde geliştirmesi kitabın konusunu sıradanlıktan uzaklaştırıp, sizlerin tahminlerinizin ötesine çıkartıyor. İşte bundan dolayı Betül Güçlü’yü seviyorum. En sıradan konuları bile göz alıcı kılabiliyor. Kitabı okurken abartmadan aralara serpiştirilmiş hafif duygusal olaylar, Mısra’nın gündelik yaşamdan bir kız olabileceğini daha çok belirtiyor.  

Kitabın yazım diline geçtiğimizde, göreceğiniz gibi her zamanki gibi sade bir dille yazılmış. Daha öne yazarın diğer kitaplarını okuduysanız üslubundan ödün vermediğini göreceksiniz. Kitaptaki olayların abartılmadan ve bazı olayların dolandırılmadan anlatılması kitabı gerçekçi kılmış. Okurken kendinizi birden Mısra Sezgin olarak bulabilirsiniz. Benim bu kitapta tek eksik bulduğum karakterlerin görünüşleri hakkında yapılan betimlemeler oldu. Hatta yapılmayan betimlemeler diyede ekleyelim; çünkü bazı karakterlerin görünüşleri hakkında hiç bilgi yok. Tabi bu kitabın güzelliğine engel değil. Nazar boncuğu olsun diyelim. Konusunu anlatırken demiştim kötü olaylara yer verilmiyor. Bu durum sizlerde mutluluk hissiyatı oluşturuyor. Özellikle moraliniz bozuksa hemen elinize Betül Güçlü alın ve kendinizi bırakın. Evet arkadaşlar kitabımızın yazım dili hakkında söyleyeceklerim bu kadar.  

Benim şimdiye kadar okuduğum üçüncü Betül Güçlü’nün kitabı oldu. Bunlar: Küçük Mucizeler, Muzlu Pastam ve Yalancı Aşklar Sokağı oldu. İçlerinden en çok sevdiğim Yalancı Aşklar Sokağı oldu. Bir sonraki kitap alışverişimde yazarın diğer kitaplarını da almayı planlıyorum. Tabi bunun için elimdeki kitapları bitirmem gerek ve elimde çok kitap var. Şimdiyse yeni bir kitaba başlayacağım. Ay Günlükleri serisinin beşinci kitabı olan WinterAçıkçası başlamaya gözüm korkuyor. Çünkü kitap çok kalın. Tam 800 sayfadan oluşmakta. Umarım bu kitapta çabucak biterde diğer kitaplarımı bitiriveririm. 

Evet arkadaşlar. Bugünki yazımın sonuna geldik. Umarım sizleri sıkmamışımdır, yazımı beğenmişsinizdir. Sizlerin favori Betül Güçlü kitabınız hangisi? Yorumlarda belirtmeyi unutmayınız. Kendinize iyi bakın. Sağlıklı ve bol kitaplı günler! 

 

Alıntı:
"Madison'daki yalnızca birkaç dakikalık ilk zaman yürüyüşümden bu yana, zamanı ışık ipliklerinden ve renklerden oluşan bir madde olarak düşünmüştüm. Yeterince yoğunlaşırsanız tek bir ipliğe odaklanabilir ve onu kaynağına kadar izleyebilirdiniz. Şimdiyse zamanda birkaç yüzyıl yürüdükten sonra, görünüşteki basitliğini hayal edilemeyecek kadar çok sayıda geçmişi milyonlarca şimdiye ve sayısız potansiyel geleceğe bağlayan olasılık düğümlerini gizlediğini biliyordum. Isaac Newton zamanın kontrol edilemeyecek bir doğa gücü olduğuna inanmıştı. 1590'a güç bela geldikten sonra ona inanmaya hazırdım."
Herkese merhaba arkadaşlar. Sürekli sık aralıklarla yazacağımı söyleyip ayda bir yaptığım paylaşımlarla yine karşınızdayım. Nasılsınız? Günleriniz nasıl geçiyor? Kitaplarla aranız nasıl? Benim çok yoğun geçiyordu; fakat normalleşmeye başladım. Bundan dolayı kitap okumalarım artmış durumda. Bu arada istek listemdeki kitaplarda bitmek üzere, tavsiye kitaplarınız varsa bana söyleyin. Bugün sizlere Ruhlar Üçlemesi serisinin ikinci kitabı hakkındaki düşüncelerimi anlatacağım. Aslında bu kitabı bitireli baya zaman geçti. Hatta bir hafta önce üçüncü kitabını bitirdim. Bundan dolayı bir sonraki gönderim üçüncü kitabı hakkında olacak. Hadi bakalım şimdi ikileyelim 😂 Birinci kitabı okuduysana eğer Diana ve Mathew'in geçmişe doğru yolculuğa çıkarak sonlandığını hatırlayacaksınız. Amaçları hem Ashmole 782'nin eksik sayfalarını bulmak hemde Diana'nın güçlerini nasıl kullancağını öğrenmektir. Bu zorlu yolculukta geçmiş yeniden yazılacaktır. Zamanlar arasındaki yolcuklarında hem kendilerine dost hemde düşman edineceklerdir. İlk kitapta olaylarda yoğun bir aşk duygusu varken ikinci kitapta daha çok aile sevgisi üzerinde durulduğunu görmekteyiz. Konuya ayrıntılı girmeyeceğim; çünkü kitaptaki olaylar kısa sürede geliştiğinden çok fazla yaşanan olaylar var ve bunlar aşırı ayrıntılı. Aynı zamanda ilk kitaptan farklı olarak karakter kadrosu çok geniş. Başlarda alışırım diye düşünsemde hiç alışamadım, kitabın sonuna kadar karıştırdım. Anca üçüncü kitapta yerli yerine oturdu. Tabi bu gözünüzü korkutmasın. Çünkü ne kadar karışsada kitabın heyecanını bozmuyor. Şimdi sizlere bu kitabı diğer kitaplardan ayıran özelliğini söyleyeyim. Bu kitabı farklı kılan en önemli özellik geçmişte yaşamış önemli insanların bu kurguda yer alması. Bu önemli kişilikler Diana ve Mathew'in hikayesinin tamamlamasında yardım ediyorlar. 
Sizlere birazda kitabın yazım dilinden bahsedeceğim. Kitap ilk kitapta olduğu gibi sade bir dille yazılmış. Sadece kadrosu çok geniş olduğundan karışıklıklar mevcut olabiliyor. Kitap çok akıcı hiçbir şekilde elinizden düşürmeyeceğinize eminim. 
Evet arkadaşlar, bugünkü kitap yorumumun sonuna geldik. Eğer fantastik kitapları özelliklede romantik-fantastik karışık tarzda kitap türlerini seviyorsanız Ruhlar Üçlemesi serisine en kısa zamanda başlamanızı tavsiye ederim. Hatta kitaba karşı ön yargılarınız varsa ilk olarak dizisini izleyebilirsiniz. Tabi dizinin sadece ilk sezonu var. O da ilk kitabı konu almış ama unutmayınki kitap daha ayrıntılı ve daha güzel. Artık gevezeliği bırakmamın vakti geldi😅 Kendinize iyi bakın. Bol kitaplı günler 😊
                                                                    
                                                                    ⭐⭐⭐
                                                                   PUAN: 5/5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder